Yazarın adı: Mustafa Kutlu
Eserin Adı: Beyhude Ömrüm
1.)Eserde işlenen konu:
Bir köylünün meyve bahçesi yapmak içim verdiği uğraşlar ve neticesinde tüm emeklerinin boşa gitmesi.
2.)Eserde işlenen ana fikir:
“Herkes kendi muhitine yakışır!”
3.)Eserin türü:
Hikaye.
4.)Eserde işlenen temel değerler:
Aile , evlilik ,baba-oğul ilişkileri,köyden kente göç.
5.)ŞAHIS KADROSU VE ÖZELLİKLERİ:
Gülpaşa çavuşun oğlu:Hikayenin kahramanı.Mustafa Çetin Baydar’a göre adı Yadigar,Mustafa Oğuz’a göre adı Gülpaşa Çavuş’dur.Ancak kahramanın adı tam olarak verilmiyor.Kahramanımız hırslı,çalışkan,geleneklerine bağlı bir köylüdür...
Deli Derviş:Köye yerleşmiş,iyi huylu,sessiz,sakin,yardımsever bir adam.
Emrullah Hoca:Köyün imamı,Allah adamı.
Muhtar Halil:Köyün muhtarı,çok zengin,inatçı,paragöz.
Enis Bey:Kasabanın hakimidir.Ailesi tarafından terk edilmiş,sürekli içki içen bir adamdır.
Çerçi Cemil ve Tahsildar Atıf:Muhtarın yakın dostları.
Hacali :Kasabanın berberidir.Kahramanımızın babasının yakın arkadaşıdır.
Muhterem Bey: Köyün zenginlerinden biridir.
Selvihan:Muhtarın karısı.
Hediye: Muhtarın kızıdır.
Rahime :Kahramanımızın gelinidir.
YAZARIN ÜSLUBU
Hikayenin en dikkat çeken yönü yazarın anlatımda kullandığı güzel Türkçe ve pürüzsüz üslubudur. [1]Yazar,düşüncelerini akıcı,sade,sözü az ve öz kullanarak ifade etmiştir.
MEKAN
Yolsuz,elektriksiz,susuz bi r köydür.İsmi tam olarak verilmemiş.Mahmut Bey Mezrası,Karayazı Köyü ve Hanönü kasabası adları geçiyor.
ZAMAN
Zaman da belli değildir.Olay,köyden kente göçün çok hızlı olduğu,pek çok köyde elektriğin ,suyun,yolun,okulun bulunmadığı bir dönemde geçiyor .
ÖZETİ :
Hikayenin baş kahramanı Gülpaşa Çavuş’un oğlu “bir tek meyve ağacı” bile bulunmayan köyünde bir meyve bahçesi kurmaya karar verir.Su olmayan köyde “ıslak kaya “olarak adlandırılan kayanın dibinde bir su kaynağının bulunabileceğini düşünür.Kayanın dibini kazmaya başlar.Köylü onun hazine aradığını zanneder.O,bunlara kulak asmadan çalışmaya devam eder.Suyu bulur.Köyün ileri gelenlerinin ,Deli Dervişin ,Hacı Berberin,Emrullah Hocanın desteğiyle meyve bahçesini kurar.O civarda herkesin imrendiği bir meyve bahçesine sahip olur.
Ömrünü vererek oluşturduğu bu bahçe sadece kendisi için önemlidir.Onun oğulları da ,köydeki tüm kızlar,oğlanlar gibi İstanbul’a gider ve orada yaşamaya başlar.Yaptığı bu eşsiz bahçe onları köyde tutmaya yetmez.Eşiyle ve köyde kalan üç-beş kişiyle ,artık elektriği,suyu ,yolu olan ,okulu,sağlık ocağı bile yaptırılan köyünde yaşam mücadelesi verirler.Kısa süre sonra eşi ölür.Bu hayatta yalnızdır.Tek başına,karların arasında gökten üzerine binbir renkte çiçekler yağarak ölür ve bir bahçeye gömülür.
ESERİN ADININ TEMATİK YAPI İLE İLGİSİ
Kahramanımızın hayali umuda,umudu ise alın terine karışarak gerçeğe dönüşür.Ancak tüm çabalarına rağmen köyünün kaderini,kendi ailesinin kaderini değiştiremez.Tüm ömrü boyunca verdiği uğraşlar beyhudedir.
ESERİN TOPLU OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
“Beyhude Ömrüm” köyden kaçış ve köyde kalmaya direniş üzerine odaklanmış bir hikayedir.
Köylüler yolsuzluktan, okulsuzluktan, susuzluktan, geçim sıkıntısından yakınır.Ancak bir kolayını bulsalar hemen kapağı şehre atacaklardır. "Ah derler, şehirde başımızı sokacak bir oda gecekondu yapacak parayı bulsak burada durur muyuz?" Şehir ahalisi ise "şu gürültü ve karmaşadan; şu donuk, renksiz, tatsız hayattan çekip gitmek; bir güzel tabiat köşesinde temiz toprak, temiz hava, temiz su ve temiz ilişkiler içinde kafamızı dinleyebilsek” derler.
Eserde köyde bulunanların yaşamları anlatılıyor.Köyden kente özellikle İstanbul’a göçenlerin hayatlarına değinilmiyor.
Şehir hayatından bıkıp köye yerleşenleri ise Muhterem Bey adlı şahıs temsil ediyor.Muhterem Bey şehirden kaçarak “baba ocağını görmek,ömrünün sonunu mutlu,huzurlu geçirmek için köye gelir.Onun ağzından neyin nasıl çözümleneceğini anlıyoruz:Ne işim var benim bu dağ başında,diye sordum kendime.Cevap yok.Benimkisi bir çılgınlıktı.Kendimizi kandırmayalım.Herkes kendi muhitine yakışır.” Bu ,hikayemizin okura vermek istediği ana mesajdır.Aslında kahramanımız da bu düşüncededir.Nasıl ki Muhterem Beyin muhiti İstanbul ise onun da muhiti,yakıştığı yer köyüdür.Bu düşünceyle imkansız denilen hayalini gerçeğe dönüştürür.Ömrünü verdiği bahçesinin beyhude bir uğraş olduğunu oğlunu köyden İstanbul’a gitmesiyle anlar.Oğlunun gözünde bu bahçe sadece üç-beş ağaçtır.
Kahramanımız her köyde bir ıslak kayanın var olduğunu ,köylünün bu kayalara tutunarak ,direnerek köyde kalması gerektiğini ve böylece büyük kentlerdeki işsizlik,gecekondu gibi sorunların oluşmayacağını düşünmektedir.
“Beyhude Ömrüm”ün vermek istediği ana mesaj ;köyden kente göç ederken köyümüzün kültürünü yeni hayata taşıyamadık,neticesinde büyük kentlerin varoşlarında ne köyden kopabildik ne de tam anlamıyla şehirli olabildiktir
Eserin Adı: Beyhude Ömrüm
1.)Eserde işlenen konu:
Bir köylünün meyve bahçesi yapmak içim verdiği uğraşlar ve neticesinde tüm emeklerinin boşa gitmesi.
2.)Eserde işlenen ana fikir:
“Herkes kendi muhitine yakışır!”
3.)Eserin türü:
Hikaye.
4.)Eserde işlenen temel değerler:
Aile , evlilik ,baba-oğul ilişkileri,köyden kente göç.
5.)ŞAHIS KADROSU VE ÖZELLİKLERİ:
Gülpaşa çavuşun oğlu:Hikayenin kahramanı.Mustafa Çetin Baydar’a göre adı Yadigar,Mustafa Oğuz’a göre adı Gülpaşa Çavuş’dur.Ancak kahramanın adı tam olarak verilmiyor.Kahramanımız hırslı,çalışkan,geleneklerine bağlı bir köylüdür...
Deli Derviş:Köye yerleşmiş,iyi huylu,sessiz,sakin,yardımsever bir adam.
Emrullah Hoca:Köyün imamı,Allah adamı.
Muhtar Halil:Köyün muhtarı,çok zengin,inatçı,paragöz.
Enis Bey:Kasabanın hakimidir.Ailesi tarafından terk edilmiş,sürekli içki içen bir adamdır.
Çerçi Cemil ve Tahsildar Atıf:Muhtarın yakın dostları.
Hacali :Kasabanın berberidir.Kahramanımızın babasının yakın arkadaşıdır.
Muhterem Bey: Köyün zenginlerinden biridir.
Selvihan:Muhtarın karısı.
Hediye: Muhtarın kızıdır.
Rahime :Kahramanımızın gelinidir.
YAZARIN ÜSLUBU
Hikayenin en dikkat çeken yönü yazarın anlatımda kullandığı güzel Türkçe ve pürüzsüz üslubudur. [1]Yazar,düşüncelerini akıcı,sade,sözü az ve öz kullanarak ifade etmiştir.
MEKAN
Yolsuz,elektriksiz,susuz bi r köydür.İsmi tam olarak verilmemiş.Mahmut Bey Mezrası,Karayazı Köyü ve Hanönü kasabası adları geçiyor.
ZAMAN
Zaman da belli değildir.Olay,köyden kente göçün çok hızlı olduğu,pek çok köyde elektriğin ,suyun,yolun,okulun bulunmadığı bir dönemde geçiyor .
ÖZETİ :
Hikayenin baş kahramanı Gülpaşa Çavuş’un oğlu “bir tek meyve ağacı” bile bulunmayan köyünde bir meyve bahçesi kurmaya karar verir.Su olmayan köyde “ıslak kaya “olarak adlandırılan kayanın dibinde bir su kaynağının bulunabileceğini düşünür.Kayanın dibini kazmaya başlar.Köylü onun hazine aradığını zanneder.O,bunlara kulak asmadan çalışmaya devam eder.Suyu bulur.Köyün ileri gelenlerinin ,Deli Dervişin ,Hacı Berberin,Emrullah Hocanın desteğiyle meyve bahçesini kurar.O civarda herkesin imrendiği bir meyve bahçesine sahip olur.
Ömrünü vererek oluşturduğu bu bahçe sadece kendisi için önemlidir.Onun oğulları da ,köydeki tüm kızlar,oğlanlar gibi İstanbul’a gider ve orada yaşamaya başlar.Yaptığı bu eşsiz bahçe onları köyde tutmaya yetmez.Eşiyle ve köyde kalan üç-beş kişiyle ,artık elektriği,suyu ,yolu olan ,okulu,sağlık ocağı bile yaptırılan köyünde yaşam mücadelesi verirler.Kısa süre sonra eşi ölür.Bu hayatta yalnızdır.Tek başına,karların arasında gökten üzerine binbir renkte çiçekler yağarak ölür ve bir bahçeye gömülür.
ESERİN ADININ TEMATİK YAPI İLE İLGİSİ
Kahramanımızın hayali umuda,umudu ise alın terine karışarak gerçeğe dönüşür.Ancak tüm çabalarına rağmen köyünün kaderini,kendi ailesinin kaderini değiştiremez.Tüm ömrü boyunca verdiği uğraşlar beyhudedir.
ESERİN TOPLU OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
“Beyhude Ömrüm” köyden kaçış ve köyde kalmaya direniş üzerine odaklanmış bir hikayedir.
Köylüler yolsuzluktan, okulsuzluktan, susuzluktan, geçim sıkıntısından yakınır.Ancak bir kolayını bulsalar hemen kapağı şehre atacaklardır. "Ah derler, şehirde başımızı sokacak bir oda gecekondu yapacak parayı bulsak burada durur muyuz?" Şehir ahalisi ise "şu gürültü ve karmaşadan; şu donuk, renksiz, tatsız hayattan çekip gitmek; bir güzel tabiat köşesinde temiz toprak, temiz hava, temiz su ve temiz ilişkiler içinde kafamızı dinleyebilsek” derler.
Eserde köyde bulunanların yaşamları anlatılıyor.Köyden kente özellikle İstanbul’a göçenlerin hayatlarına değinilmiyor.
Şehir hayatından bıkıp köye yerleşenleri ise Muhterem Bey adlı şahıs temsil ediyor.Muhterem Bey şehirden kaçarak “baba ocağını görmek,ömrünün sonunu mutlu,huzurlu geçirmek için köye gelir.Onun ağzından neyin nasıl çözümleneceğini anlıyoruz:Ne işim var benim bu dağ başında,diye sordum kendime.Cevap yok.Benimkisi bir çılgınlıktı.Kendimizi kandırmayalım.Herkes kendi muhitine yakışır.” Bu ,hikayemizin okura vermek istediği ana mesajdır.Aslında kahramanımız da bu düşüncededir.Nasıl ki Muhterem Beyin muhiti İstanbul ise onun da muhiti,yakıştığı yer köyüdür.Bu düşünceyle imkansız denilen hayalini gerçeğe dönüştürür.Ömrünü verdiği bahçesinin beyhude bir uğraş olduğunu oğlunu köyden İstanbul’a gitmesiyle anlar.Oğlunun gözünde bu bahçe sadece üç-beş ağaçtır.
Kahramanımız her köyde bir ıslak kayanın var olduğunu ,köylünün bu kayalara tutunarak ,direnerek köyde kalması gerektiğini ve böylece büyük kentlerdeki işsizlik,gecekondu gibi sorunların oluşmayacağını düşünmektedir.
“Beyhude Ömrüm”ün vermek istediği ana mesaj ;köyden kente göç ederken köyümüzün kültürünü yeni hayata taşıyamadık,neticesinde büyük kentlerin varoşlarında ne köyden kopabildik ne de tam anlamıyla şehirli olabildiktir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder