9 Eylül 2016 Cuma

Daniel Goleman Eğitimde duygusal zekanın rolü seminer raporu

Eğitimde Duygusal Zekânın Rolü, Daniel Goleman’ın Duygusal Zekâ adlı kitabı okunup tartışıldı. İlçe Müzik zümresi olarak konuşulanlardan hareketle aşağıdaki rapor oluşturuldu.

Prof. Dr. Daniel Goleman özellikle duygusal zekâ ile ilgili görüşleri ile ün kazanmış ve çalışmaları geniş kitlelere yayılmaya başlamıştır. 1995 yılında en çok satılan kitaplar arasına giren Duygusal Zekâ (Emotinal Intelligence) kitabı öğretmenlerin rollerini, okulların amaçlarını ve işbirlikli öğrenmenin öğrenciler üzerindeki etkilerini açıklamaktadır.

Duygusal zekâ kavramı neyi içeriyor?

Duygusal zekâ, duygularını nasıl idare ettiğin anlamına gelir. Nasıl empati kurduğun ve diğer insanlarla nasıl geçindiğinin önemidir. Önemli bir insan becerisidir. Ama aynı zamanda şunu da belirtmek gerekir ki çocuklar, yetişkinlere göre duygularını daha iyi yönetebilme becerisine sahiptir. Örneğin; derste daha çok dikkat ederseniz bilgiyi daha iyi alırsınız ve bilgiyi daha kolay hatırlarsınız. Yani diğer bir değişle daha iyi öğrenirsiniz.

Duygusal zekâya göre son 20 yılda neler değişti ve okul bunlara nasıl karşılık verebilir?

Çocukların günümüzde karşılaştıkları problemler geçmişe göre daha korkutucudur. Çocuklar, ihtiyaçları olan sosyal, duygusal beceriler ile yeterlikleri zamanında alamadıklarında ileride duygusal sorunlar yaşamaktadırlar. Bu keyifsizlikler kaygı, öfke, idare edememe, empati kuramama ve çalışamama gibi belirtiler gösterir. Bu duygularla okula gelen öğrenci ise çevresine daha büyük zorluklar yaşatır. Fakat okul, bu tür zorlukları aşmak ve çocuğa yardım etmek için doğal bir yerdir. Okulun kendisini bu tür becerileri kazandırmak için hazırlaması gerekir.

Duygusal zekâ kapsamında okulun amacı nedir?

Okul, her zaman çocukları sosyalleştirmek ve onları hayata hazırlamak amacını üstlenmiştir. Bu hazırlama amacı ise çok geniş bir yelpaze şeklinde yayılmaktadır. Okul, öğrencilere matematik, dil eğitimi veya fen bilimleri gibi eğitimler vermesine karşın çocukların kendilerini nasıl yöneteceklerini öğretememektedir. Örneğin karmaşık duyguları nasıl ele alacağı, diğer insanlarla nasıl geçineceği, nasıl işbirliğine gireceği, yalnızlıkla nasıl mücadele edeceği, karşılaştığı zorluklardan nasıl ders çıkaracağı öğretilmemektedir. Okulda, onlara verdiğimiz görevleri yerine getiren kişiler yetiştiriyoruz. Bu aralıktan çıkamıyoruz. Bu kapsamda okulun amacı bu tür yeteneklerin de öğretilmesi olmalıdır.

Duygusal zekânın öğretilmesinde öğretmenlerin rolü nedir?

Öğretmenler, öğrenciler için önemli bir modeldir. Öğretmenlerin varlık nedeni ise öğretmektir. Önemli olan iki çocuk kavga ettiğinde öğretmenin konuyu ele alış biçimi, öğrencileri uyarma şekli, öğrencilerin bakış açısına göre konuyu inceleyişi, öğrenciler arasındaki sosyal dinamikleri dengeleyişi, öğrencilerin sınıfa döndüğündeki davranışlarını izleyişi ve onların yaşamlarını etkileyişidir.

Eğitim Yöneticilerinde Duygusal Zekânın Önemi

Duygusal zekâ, kişiyi toplumun birçok alanında etkilediği gibi iş hayatında da azımsanmayacak oranda etkilemektedir. Kariyer gelişiminde aklın zekâsı kadar duygusal zekâ da etkilidir ancak toplumlar uzun yıllar boyunca duygusal gelişime gerektiği kadar önem vermemiştir.

Yöneticilik daha ziyade akılla bağdaştırılan bir kavram olması nedeniyle yöneticilerinin duygusal güçleri üzerinde çok fazla durulmamıştır. Ancak özellikle eğitim gibi hassas alanlarda yöneticilerin duygusal zekâları da akıl zekâları kadar etkili olmaktadır. Zira duygular kişinin içsel pusulası niteliğindedir ve kişiye birçok durumda yol gösterici olmaktadır. Bununla birlikte gereksindiği enerjiyi, yaşam sevincini, çevresini olumlu etkileyebilme çevresiyle etkili iletişim kurabilme kabiliyetini duygusal zekâ belirler. Parlak bir zekâya sahip bireyin duygusal zekâ gelişimi de benzer ölçüde tamamlanmamışsa akıl doğru şekilde yönetilememektedir.

Aklın işlevini gerçekleştirebilmesi noktasında duygusal zekânın bu denli önemli olmasını göz önüne aldığımızda, işi yönetmek olan, özellikle de eğitim gibi üst düzey beceri isteyen bir alanda yönetici olan birey için ne ölçüde önemli olduğu anlaşılabilecektir. Eğitim yöneticisinde bulunması gerekli temel özellik ne derece akıllı olduğu, eğitim seviyesinin ne olduğu veya hangi alanda uzman olduğundan ziyade yönetebilme kabiliyetidir. “Eğitim yöneticilerinde duygusal zekâ neden önemlidir?” sorusuna verilebilecek en temel yanıt budur.

Duygusal Zekâ İle Okullarda Etkili Takımlar

Okulların yenilenmesi ile ilgili zorlayıcı bir güç çalışmalarını devam ettirirken öğretmenlerin de değişimleri kaçınılmaz bir hal alıyor. Bu durumda da öğretmenlerin işbirliği yapması, birlikte öğrenmesi ve takım halinde okullardaki değişimleri yönetmesi öğretmenlerden beklenen davranış haline geliyor.

Daha öncesinde takımlar ve takım halinde öğrenme ile ilgili bir kaç makale paylaşmıştık sizinle. Şimdi ise bu makaleler üzerinden öğretmenlerin duygusal zekâlarını ilişkilendirerek bir sonuca varmaya çalışacağız.

Duygusal zekâ aslında tanım olarak biraz karmaşık. Duygusal zekâ veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ (Emotional Quotient), bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır.

Duygusal zekâ okullarımızda oldukça önemlidir. Yaptıkları çalışmalardan herhangi bir maddi kazanç sağlayamayacağını bilen öğretmeni tatmin edecek yegâne itici güç manevi kazançtır. Bu manevi kazancı kontrol etmek de duygusal zekânın işidir. Dolayısıyla okullarda kurulacak takımlara yön veren liderlerin duygusal zekâlarının oldukça gelişmiş olması beklenir.

Takım liderleri bu zekâsını davranışları ile birleştirerek etkili çalışmalar yapabilir. Örneğin; göz kontağı kurmayan bir zümre toplantısında bunu başlatabilir veya takım içi konuşmalarda takım elemanları birbirinin sözünü kesiyor olabilir. Bunu engellemek de yine takım liderinin görevidir.

Eğer bir takımda duygusal paylaşımlar kuvvetliyse veya takım lideri duygusal zekâsı ile takımı yönetebiliyorsa o zaman şu davranışlar beklenebilir; takımda söz alan kişi herkesle göz kontağı kurarak ve kişilerin görüşlerini birleştirerek açıklamalarda bulunur. Bir fikir ortaya atıldığında herkes merakla fikri sorgulamaya çalışır.

Özellikle okullarda oluşan takımlarda kişiler arası iletişim zayıf veya negatif yönlü olabilir. Kişiler birbirinden haz etmiyor ve birlikte iş yapmak istemiyor olabilir. Bu durumda da takım liderinin duygusal zekâsını kullanarak çeşitli çalışmalarda bu engelleri aşması beklenir. Örneğin ice-breaker denilen ön yargıları kırma ve ısındırma oyunları toplantılar öncesi oldukça güzel ve eğlenceli olur. Bu oyunların toplantıya kattığı iklim oldukça olumlu yansımalara neden olur.

Her ne kadar bu tür olaylar işletmelerde ağırlıklı olarak konuşuluyor olsa da okulların da bir tür işletme olduğunu kabul etmek gerekir. Takımların gelişmesi ve birlikte çalışmaların artması ile okullar daha ideal seviyelere yükselecektir.

8 Eylül 2016 Perşembe

10. Sınıf Matematik Sayma Kuralları-Faktöriyel-Permütasyon Ders Özeti - Konu Anlatımı

PERMÜTASYON
A. SAYMANIN TEMEL KURALI
1. Toplama Kuralı
Sonlu ve ayrık kümelerin eleman sayılarının toplamı, bu kümelerin birleşimlerinin elemanlarının sayısına eşittir.
Sonlu ve ayrık iki küme A ve B olsun.
olmak üzere,
Sonuç
Ayrık iki işlemden biri m yolla diğeri n yolla yapılabiliyorsa, bu işlemlerden biri veya diğeri m + n yolla yapılabilir.
2. Çarpma Kuralı
2 tane elemandan oluşan (a1, a2) ifadesine sıralı ikili denir. Benzer biçimde
(a1, a2, a3) ifadesine sıralı üçlü
(a1, a2, a3, a4) ifadesine sıralı dörtlü
. . .
(a1, a2, a3, … , an) ifadesine sıralı n li denir.
A ve B sonlu iki küme olsun
s(A) = m
s(B) = n
olmak üzere,
s(A × B) = s(A) × s(B) = m × n dir.
× B kümesi birinci bileşenleri A dan ikinci bileşenleri B den alınan sıralı ikililerden oluşur.
Sonuç
İki işlemden birincisi m yolla yapılabiliyorsa ve ilk işlem bu m yoldan birisiyle yapıldıktan sonra ikinci işlem n yolla yapılabiliyorsa bu iki işlem birlikte
m × n
yolla yapılabilir.
B. FAKTÖRİYEL
1 den n ye kadar olan sayma sayılarının çarpımına n faktöriyel denir ve n! biçiminde gösterilir.
Sonuç
C. PERMÜTASYON (SIRALAMA)
r ve n sayma sayısı ve r £ n olmak üzere, n elemanlı bir kümenin r elemanlı sıralı r lilerine bu kümenin r li permütasyonları denir.
n elemanlı kümenin r li permütasyonlarının sayısı :
Sonuç
1. P(n, n) = n!
2. P(n, 1) = n
1. Dairesel (Dönel) Permütasyon
n tane farklı elemanın dönel (dairesel) sıralamasına, n elemanın dönel (dairesel) sıralaması denir.
Elemanlardan biri sabit tutularak n elemanın dönel (dairesel) sıralamalarının sayısı (n – 1)! ile bulunur.
2. Tekrarlı Permütasyon
n tane nesnenin n1 tanesi 1. çeşitten, n2 tanesi 2. çeşitten, … , nr tanesi de r. çeşitten olsun.
n = n1 + n2 + … + nr olmak üzere bu n tane nesnenin n li permütasyonlarının sayısı,

5. Sınıf Türkçe Genel Değerlendirme Testi Soruları

1-   
*Ardada bizimle gelsin.
* Rüyam da seni gördüm.
* Kaan da Ayşe de çok hızlı koşar.
Yukarıdaki sözcüklerden bazılarında de da yazım yanlışı vardır.
Kaç tanesi yanlıştır?
A)     1
B)      2
C)      3
D)     Hiçbiri
2- Aşağıdaki tümcelerden hangisinde tür ad özel ad yerine kullanılmıştır?
A)     Yağmur, lapa lapa yağan karı izliyordu.
B)      Rüzgâr esince eski köyümün anılarını getirir gözümün önüne.
C)      Güneş gözüme yansıyordu.
D)     Paraları sayan adam bana ters ters bakıyordu.
3- Bir bilim adamı altınbaş mahallesin de yaşayan çocukları ziyaret etmiş.  Onların evlerine ve okullarına gitmiş. Gördükleri bilim adamını çok üzmüş. Çünkü bu çocukların yaşadıkları şartlar çok kötüymüş. Bir kalemde silgi de alcak parayı bile zor buluyorlarmış. Okulları çok küçük ve eskiymiş.  Üstelik iyi ısınamadığı için çok soğukmuş.
Yukarıdaki paragrafta kaç tane yazım yanlışı vardır?
A)     1                               D) 4
B)      2
C)      3
4-
AKİF: Bence Öğretmen şöyle dedi! Küçük çocuklar buraya giremez:
FATMA: Hahaha!
AKİF: armut. çiçek, ve kalemim senin ki ‘nden daha güzel?
Akif ve Fatma kendileri hakkında öykü hazırlıyorlar. Ama akif sürekli yazım yanlışı yapıp noktalama işaretlerine dikkat etmiyor.
Yazım yanlışı olan yerlerin altını çizip, alttaki noktalı yere doğrusunu yazınız.
AKİF:…………………………………………………………………………………………………………….
FATMA:…………………………………………..
AKİF:…………………………………………………………………………………………….

5. Aşağıdaki tümcelerde altı çizili sözcüklerden hangisi genel anlamlıdır?
A) Köyümüzün yakınından geçen dere şırıl şırıl akıyor.
B) Solucan toprak altında yaşayan bir canlı türüdür.
C) Kartal avını kaptığı gibi yükselmeye başladı.
D) Ürünlere zarar vermesin diye kuşları sürekli kovalıyordu.

6. “ Çocuğun eli sobaya dokundu.”  tümcesindeki     dokunmak sözcüğü aşağıdaki seçeneklerden hangisiyle aynı anlamda kullanılmıştır?
A) kazandığı paranın kuruşuna bile dokunmadı.
B) Yediği bayat yemekler midesine dokundu.
C) Rüzgâr estikçe ağacın dalları direğe dokundu.
D) Acıklı türküler ona çok dokundu. 

7. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde terim anlamlı bir sözcük yoktur
A) Her paragrafta satır başı yapmalıyız.
B) Karenin çevresinin nasıl bulunduğunu biliyor musun?
C) Bu şarkının notalarını biliyorum.
D) Çocuklarını göz kulak oluyordu.

8. Başkalarını aldatmak için önceden yapılmış gizli anlaşmaya dayanan göstermelik davranış anlamına gelen deyim aşağıdakilerden hangisidir?
A) Danışıklı dövüş    
B) Akla karayı seçmek
C) Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
D) Toz olmak

  1. hazırlar, bol su ve gübreyle
2. kazar, fide dikeceği yastıkları
3. bahar gelince bahçıvan, toprağı
4. sebze fidelerini diker
Yukarıdaki sözcük öbekleri ile kurallı ve anlamı bir tümce oluşturulduğunda sıralama nasıl olur?
A) 1 – 2 – 3 – 4                     
B) 4 – 3 – 1 – 2
C) 3 – 2 – 4 – 1    

10.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gerçek bir durumdan söz edilmemektedir?
A) Minik kedi sobanın yanında öyle güzel uyuyordu ki...
B) Maymunların daldan dala atlamalarına hayran kaldık.
C) Çalılıkların arasından çıkan tavşan çocuğa göz kırptı.
D) Yavru kuşlar ancak anneleri tarafından beslenebiliyordu.
  
Oyun, çocukların ruhsal eğitiminde önemli bir yer tutar ve gelişmelerini sağlar. Oyundan ve oyuncaklardan mahrum bazı çocukların gelecekte asık yüzlü ve somurtkan kişiler oldukları görülmüştür. Oyunlar, aşırı olmadığı sürece çocuklar için vazgeçilmez eğlence kaynaklarıdır.

11.Yukarıdaki paragrafın ana fikri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çocukların aşırı oyun oynamaları ruhsal gelişimleri için zararlıdır.
B) Oyun ve oyuncaklar çocuğun ruhsal gelişimi için gereklidir.
C) Gelecekte mutlu çocuklar görmek istiyorsak onlarla oynamalıyız.
D) Çocukların eğitiminde oyunların ve oyuncakların bir etkisi yoktur.

Okulumu, sınıfımı, arkadaşlarımı seviyorum. Öğretmenimi... Onu dünyalar kadar seviyorum. Bana kalırsa dünyanın en iyi, en güzel insanı o. İnsanın gözlerine şöyle bir baksın, onun ne durumda olduğunu hemen anlar.
Yalnız bu mu? Çok okuyan, çok araştıran, bilgili biridir. Bize der sırasında neler anlatır neler... Yalnız ülkemizin tarihini değil, dünyanın tarihini bile biliyor. Ha, aynı zamanda çok gezmiş. Hatta Almanya’da bile beş yıl öğretmenlik yapmış, sonra dönüp bizim sınıfı almış.

12.Yukarıdaki metnin konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir öğrencinin çevresindeki insanlar hakkındaki düşünceleri
B) Bir öğrenci ile öğretmeni arasında geçen olaylar
C) Bir öğrencinin arkadaşlarıyla yaşadığı maceralar
D) Bir öğrencinin öğretmenine duyduğu sevgi ve hayranlık

Keçicik açık bir kapı bulmuş, evin içine girmiş. Derken oraya yolu düşen bir kurdu görmüş. Keyifle gülmeye başlamış. Kurdu alaya almış. Demediğini bırakmamış. Kurt:
— Bunları sana sen değil, şu içerisine sığındığın ev söyletiyor ey şaşkın, demiş.



13.Yukarıdaki metinde aşağıdaki hikâye unsurlarından hangisi belirtilmemiştir?
A) Yer
B) Karakter
C) Zaman
D) Olay

2. Sınıflar İhtiyaç Listesi 2016-2017

2-A iHTİYAÇ LİSTESİ

1)- 1 adet telli kareli defter (küçük boy 60 syf)
2)- 3 adet telli resim defteri (orta boy)
3)- 3 adet telli çizgili defter(küçük boy 60syf)1 adet kılavuz çizgili defter.
4)- 1 top kırmızı, 1 top kurşun kalem. (kaliteli)
5)- Silgi(kokusuz, rengsiz, yumuşak) kalemtraş(çöp hazneli) 1 paket ataş, kalemlik
6)- Türkçe sözlük, Atasözü ve Deyimler sözlüğü, Resimli İngilizce Türkçe sözlük
7)- 5 tane 2. sınıf düzeyinde hikaye kitabı(öğretmene teslim edilecek)
8)- 2 adet çıtçıtlı zarf dosya (1 tanesi İngilizce dersi için)
9)- Pastel boya, kuru boyalı, sulu boya,(12 li)
10)- Makas(küt uçlu) prit yapıştırıcı, sıvı yapıştırıcı, Eva Sünger(İngilizce için)
11)- Kız öğrenciler 1 adet kırmızı tahta kalemi ve 1 paket peçete; erkek öğrenciler 1 adet kırmızı veya siyah tahta kalemi ve 1 paket ıslak mendil(öğretmene teslim edilecek)
12)- 1 adet ödev için küçük not defteri

13)-Toner ve fotokopi kağıdı için daha sonra para toplayacağım.

Namazın İnsana Kazandırdıkları Nelerdir? Kısaca maddeler Halinde

Namazın İnsana Kazandırdıkları Nelerdir?

İbadetler, Yüce Allah istediği için, kulluk bilinci ile yapılır. Her ibadetin, birçok faydası vardır. Çünkü
Yüce Allah, kullarının iyiliğini ister.

Namaz bize neler kazandırır?

- Namaz, insanın Yüce Allah ile bağını canlı tutar.
- Namaz, insanın duygu dünyasını zenginleştirir.
- Namaz, insanın, davranışlarında bilinçli olmasını sağlar. İnsanı kötü ve çirkin davranışlardan uzak tutar.
- Namaz, insanda birlikte yaşama ve dayanışma bilincini geliştirir.
- Namaz, temizliğe alıştırır
- Namaz, zamanı iyi kullanmayı öğretir.

Ahirete İman ve Kıyamet ve Yeniden Dirilme Hakkında Kısaca Özet Bilgi

 Ahirete İman

İslamiyet’te yer alan başlıca inanç esaslarından biri ahirete imandır. İslam dinine göre
dünya hayatı kısa ve geçicidir. Dünyadaki yaşama süresine ömür; hayatın bitip dünyadan
ayrılma vaktine ise ecel denir. İslam’a göre ölüm bir yok oluş değildir. Çünkü Yüce Allah
dünya hayatı bittikten, bütün canlılar öldükten belli bir süre sonra insanları başka bir
âlemde yeniden diriltecektir. Dünyada kötülük yapan herkes ahirette cezasını çekecektir.
Böylece adalet yerini bulacaktır.

Kıyamet ve Yeniden Dirilme
İnancımıza göre İsrafil adlı meleğin sûra üflemesiyle bir gün dünya hayatı son bulacaktır.
Bütün canlılar, yaşamakta olan herkes ölecektir. Buna kıyamet denir.
Kur’an-ı Kerim’e göre dünya hayatının sona erip ahiretin başlaması iki aşamalıdır. Birinci
aşama İsrafil’in ilk kez sûra üflemesiyle gerçekleşecektir. Böylece dünya hayatı sona
erecek, bütün canlılar ölecektir. Belli bir süre sonra sûra ikinci kez üflenecek, dünyada
yaşamış olan bütün insanlar yeniden diriltilecek, mahşer denilen yerde toplanacak ve
dünyada yaptıklarından hesaba çekilecektir.
İnsanların dünyada yaptığı işler, mizan denilen bir alette tartılacaktır.
Kıyametin zamanını sadece Yüce Allah bilir.

Dünya Hayatında Yapılanların Karşılığı: Ahiret
Yüce Allah, insanları akıl ve irade sahibi, özgür varlıklar olarak yaratmıştır. Akıllı her insan
iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt edebilir. Bir şeyi yapıp yapmamaya özgür iradesiyle
kendisi karar verebilir. Bundan dolayı her insan yaptıklarından veya yapması gerekip de
yapmadıklarından sorumludur. İslamiyet insandan; dinî, ahlaki, bireysel ve toplumsal so-
rumluluklarını yerine getirmesini ister. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, fakirlere
yardım etmek de insanın sorumluluklarından bazılarıdır. İslam’a göre insan; yalan söylememeli,
hile yapmamalı, yalancı şahitlik yapmamalı, haksızlık etmemelidir, kendisine ve
ailesine zarar verecek içki, kumar, uyuşturucu vb. kötü alışkanlıklardan uzak durmalıdır.
İslam inancına göre her insan yaptığı kötülükten, işlediği günahtan kendisi sorumludur.
Ancak Yüce Allah merhametli ve affedicidir. Bunun için insan işlediği günahlardan piş-
manlık duymalı, tövbe etmelidir. İslam’a göre inanıp ibadet edenler, salih amel (güzel
iş) işleyenler, cennetle ödüllendirilecektir. İnkâr edenler, zalimler ve haksızlık yapanlar ise
cehennemde ceza çekeceklerdir

Batıl İnanç Nedir? Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar Nelerdir?

Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar Nelerdir?

İslam’ın ilkelerine, Kur’an’a, akla ve bilime aykırı, doğru ve gerçek olmayan inançlar yanlıştır.
Bunlara İslam kültüründe batıl inanç denir. Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü bunlardan
başlıcalarıdır. Ayrıca türbelere gidip adak adama, buralarda mum yakma, ağaçlara
bez bağlama, dilek tutma, türbelerde, yatırlarda bulunan ölülerden medet umma da
batıl inançlar arasında sayılabilir.

Ruh Çağırma: Bu uygulama akla, bilime ve Kur’an’ın ilkelerine aykırı olduğu için boş,
temelsiz, batıl bir inançtır. Ölen kişilerin ruhlarının geri gelmesi, onlarla iletişim kurulması
kesinlikle mümkün değildir.
Falcılık: Dinimizin ilkelerini iyi öğrenmek, fala, falcılara kaşı uyanık olmak, onların yaptığı
sömürünün farkına varmak insanın sorumluluğudur. Kur’an-ı Kerim insanları uyarır. Falcılığın
kötü bir iş olduğunu belirtir.
Sihir ve Büyü: Büyü; doğa yasalarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olan kişilerin
başvurdukları gizli işlem ve davranışlardır. Sihir ise büyüden farklı olarak el çabukluğu
yeteneği ve hokkabazlığa dayanır. Sihir ve büyü yanlış, boş, temelsiz inançlardır.

Şeytanın Kötülüğünden Korunma Konusunda Kur’an’ın Öğütleri Nelerdir Kısaca

Şeytanın Kötülüğünden Korunma Konusunda Kur’an’ın Öğütleri Nelerdir Kısaca

İnsan akıllı, irade sahibi bir varlık olarak iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, faydalıyı veya zararlı
olanı ayırt eder. İyiliğe de kötülüğe de kendi isteğiyle yönelebilir. Bu sebeple Allah,
insanları yaptıklarından sorumlu tutmuştur. Şeytanın hileleri, aldatmaları konusunda da
peygamberler aracılığıyla insanları uyarmıştır. Artık her kim şeytana uyup kendi iradesiyle
kötülüğe yönelirse Allah da o kişiyi yaptığı kötülük, haksızlık, adaletsizlik veya işlediği suç
nedeniyle cezalandırır.

7 Eylül 2016 Çarşamba

Kur’an’a Göre Cin ve Şeytan Hakkında Kısaca Özet Bilgi Maddeler Halinde

 Kur’an’a Göre Cin ve Şeytan
Kur’an-ı Kerim’de meleklerle birlikte cinler ve şeytanın da var olduğu açıkça haber verilir.
Kur’an’da “Cin” adıyla bir sure de vardır. Bu surede cinlerin de bilinçli, irade sahibi varlıklar
olduğu belirtilir. Ayrıca Cinler içerisinde de inanan veya inkâr eden kimseler olduğu
bildirilir. Kur’an’a göre cinler ateşten yaratılmış manevi varlıklardır. Cinler yaratılışları gereği
hızlı hareket edebilir, kısa sürede uzun mesafelere, insanların ulaşamayacakları yerlere
gidebilirler. Ancak onlar gaybı, geleceği bilemezler.
Şeytanın Özellikleri Nlerdir:
1 Şeytan kibirlenmiş, Bu yüzden Allah’ın huzurundan kovulmuştur.
2 Şeytan insanlara kötülük etmek, onları azdırmak, doğru yoldan uzaklaştırmak ister.
3 Şeytan Yüce Allah’a karşı çok nankör bir varlıktır.
4 Şeytan, Allah’a asi olmuştur.
5 Şeytan insanlara vesvese (kuruntu) verir, onları şüpheye düşürür. Böylece insanlardan kimini inkâra sürükler.

Meleklere İmanın, Davranışların Güzelleşmesine Katkısı Nedir Kısaca Özet Bilgi

Meleklere İmanın, Davranışların Güzelleşmesine Katkısı 
• Melekler sürekli insanların iyiliğini isterler.
• İnananların mükâfatlandırılması için Allah’a dua ederler.
• İnsanın iyilik yapması, güzel söz söylemesi, güzel davranışlarda bulunması için çaba harcarlar.

Dört büyük melek : Cebrail, İsrafil, Azrail ve Mikâil

Dört büyük melek : Cebrail, İsrafil, Azrail ve Mikâil
Cebrail: Vahiy meleğidir.
İsrafil: Sûr denilen, mahiyetini sadece Yüce Allah’ın bildiği bir alete iki kez üfleyecek
olan melektir.
Azrail: Allah’ın izni ve emriyle, eceli gelenlerin, ömrü sona erenlerin canlarını alacak
olan melektir.

Mikâil: Rüzgâr, yağmur, kar vb. doğa olaylarını düzenleyen melektir.
Yazıcı melekler: İnsanın hayatı boyunca yaptığı iyilik ve kötülükleri yazan melektir.
Koruyucu melekler: İnsanları görünür veya görünmez birçok tehlikeye karşı Allah’ın
izniyle koruyan melektir. Bunlar dışında görevi sadece Allah’a ibadet etmek olan melekler
de vardır.

Eğitimde Duygusal Zekânın Rolü - Daniel Goleman

Eğitimde Duygusal Zekânın Rolü
2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı Eylül Ayı Seminer Çalışması
Eğitimde Duygusal Zekanın Rolü (7 Başlıkta Daniel Goleman)
  
            Prof. Dr. Daniel Goleman özellikle duygusal zeka ile ilgili görüşleri ile ün kazanmış ve çalışmaları geniş kitlelere yayılmaya başlamıştır. 1995 yılında en çok satılan kitaplar arasına giren Duygusal Zeka (Emotinal Intelligence) kitabı öğretmenlerin rollerini, okulların amaçlarını ve işbirlikli öğrenmenin öğrenciler üzerindeki etkilerini açıklamaktadır.
  
Daniel Goleman ile ilgili açıklamalara geçmeden önce duygusal zeka ile ilgili daha önce yayınladığımız makaleleri de okumanızı tavsiye ederim. Özellikle işbirlikli öğrenmede önemli bir nokta olan duygusal zeka ile ilgili olarak takımlardaki duygusal zekayı incelediğimiz yazımızı ve aslında her okulun bir takım/ekip olduğunu düşünürsek okul yöneticilerinde duygusal zekanın önemi hakkındaki yazımızı incelemenizi öneririm.
  
Duygusal zeka kavramı neyi içeriyor?
  
Duygusal zeka, duygularını nasıl idare ettiğin anlamına gelir. Nasıl empati kurduğun ve diğer insanlarla nasıl geçindiğinin önemidir. Önemli bir insan becerisidir. Ama aynı zamanda şunu da belirtmek gerekir ki çocuklar, yetişkinlere göre duygularını daha iyi yönetebilme becerisine sahiptir. Örneğin; derste daha çok dikkat ederseniz bilgiyi daha iyi alırsınız ve bilgiyi daha kolay hatırlarsınız. Yani diğer bir değişle daha iyi öğrenirsiniz.

 Duygusal zekaya göre son 20 yılda neler değişti ve okul bunlara nasıl karşılık verebilir?
  
Çocukların günümüzde karşılaştıkları problemler geçmişe göre daha korkutucudur. Çocuklar, ihtiyaçları olan sosyal, duygusal beceriler ile yeterlikleri zamanında alamadıklarında ileride duygusal sorunlar yaşamaktadırlar. Bu keyifsizlikler kaygı, öfke, idare edememe, empati kuramama ve çalışamama gibi belirtiler gösterir. Bu duygularla okula gelen öğrenci ise çevresine daha büyük zorluklar yaşatır. Fakat okul, bu tür zorlukları aşmak ve çocuğa yardım etmek için doğal bir yerdir. Okulun kendisini bu tür becerileri kazandırmak için hazırlaması gerekir.

Duygusal zeka kapsamında okulun amacı nedir?
Okul, her zaman çocukları sosyalleştirmek ve onları hayata hazırlamak amacını üstlenmiştir. Bu hazırlama amacı ise çok geniş bir yelpaze şeklinde yayılmaktadır. Okul, öğrencilere matematik, dil eğitimi veya fen bilimleri gibi eğitimler vermesine karşın çocukların kendilerini nasıl yöneteceklerini öğretememektedir. Örneğin karmaşık duyguları nasıl ele alacağı, diğer insanlarla nasıl geçineceği, nasıl işbirliğine gireceği, yalnızlıkla nasıl mücadele edeceği, karşılaştığı zorluklardan nasıl ders çıkaracağı öğretilmemektedir. Okulda, onlara  verdiğimiz görevleri yerine getiren kişiler yetiştiriyoruz. Bu aralıktan çıkamıyoruz. Bu kapsamda okulun amacı bu tür yeteneklerin de öğretilmesi olmalıdır.

Duygusal zekanın öğretilmesinde öğretmenlerin rolü nedir?

Öğretmenler, öğrenciler için önemli bir modeldir. Öğretmenlerin varlık nedeni ise öğretmektir. Önemli olan iki çocuk kavga ettiğinde öğretmenin konuyu ele alış biçimi, öğrencileri uyarma şekli, öğrencilerin bakış açısına göre konuyu inceleyişi, öğrenciler arasındaki sosyal dinamikleri dengeleyişi, öğrencilerin sınıfa döndüğündeki davranışlarını izleyişi ve onların yaşamlarını etkileyişidir.
  
Örneğin ilkokulda genelde çocuklar öğretmenine “Diğer çocuklar benimle oynamıyor” şeklinde şikayet ve serzenişte bulunur. Bu durumda öğretmen, öğrenciye bunun önemli bir sorun olduğunu, bunun hakkında bir çok yönden konuşulması ve düşünülmesi gerektiğini söylemelidir. Bunu yaparken de öğrencinin sosyal ve duygusal geçmişini incelemeli, tepkilerini anlamalıdır. Daha sonrasında ise bunu öğrencinin anlayabileceği bir dilde anlatmalı ve öğrencinin durumun farkına varmasını, sosyal ilişkileri öğrenmesini sağlamalıdır. Bunu ise baskı yapmadan, nazik bir şekilde yapmalıdır. Büyük dersler inceliklerle öğretilmelidir.
Duygusal zeka akademik eğitimin içine nasıl yerleştirilebilir?

Okulda bir çok öğrenme gerçekleşmektedir. Bu öğrenmeler ise müfredat olarak nitelendirilir. Örneğin matematik, fen, dil gibi… Bunlar ise gizli müfredata girer. Kendini nasıl motive edeceğin, insanlarla nasıl geçineceğin, zorluklarla nasıl mücadele edeceğin, hedefine nasıl odaklanacağın, genel hedeflere doğru işbirliği içinde nasıl yürüyeceğin anlatılmaz. Bunlar hayatın içinde yaşanır ve deneyimlenir. Fakat bu deneyimleme ortamı müfredat içinde oluşturulmalıdır. Bilmeniz gereken şudur ki bu gizli müfredat, matematikten daha değerlidir. İşbirlikli öğrenme ise bu becerilerin kazanılmasında önemli bir rol oynar.
  
Duygusal zekanın oluşturulmasında işbirlikli öğrenmenin önemi nedir?

İşbirlikli öğrenme, öğrencilerin becerilerini geliştirmesi ve hayata hazırlanmasında çok iyi düzenlenmiş doğal bir laboratuvar görevi görür. Aslında sizin duygusal zeka dediğiniz şey öğrencilerin kendilerini nasıl yönettikleri, diğer kişilerle nasıl geçindikleridir. Tam olarak açmak gerekirse sinirine nasıl hakim olduğun, grup içinde sinirlenmeden kendini ifade ettiğin ve grubu terketmediğindir. Bu tür çalışmalar öğrencilerin hayatta kalma becerisini geliştirdiği gibi öğrencilere bu tür durumları öğrenmesi konusunda yardımcı olur.
  
İşbirliğinin öğretilmesinin okul açısından önemi nedir?

Birçok öğrenci işbirliği noktasında kötü bir performansa sahiptir. Grup içinde dinleme, işbirliğine katılma, uyum sağlama, grubu motive etme konularında zorluk yaşarlar. Fakat bu davranışların öğrenilmesi hayat için gereklilik arz eder. Aileler ise bu davranışların öğrenilmesinde çocuklara yol göstermedikleri için çocuklar da bu tür işbirliklerine girmek istemiyor. Eğer bir çocuk için okul dışı yaşamında bu tür becerileri kazanma şansı yok denecek kadar az ise okul, bu çocuk için tek şans olmaktadır.

 Duygusal zeka konusunda ülkemizde yapılan çalışmalar:
 ™ Ülkemizde duygusal zekâ ile ilgili geniş kapsamlı ve organize çalışmalar maalesef yok denecek kadar az.
™ Tespit edebildiğim kadarıyla duygusal zekâ konulu Türkçe yayımlanmış 12 kitap var.
 ™ Bu kitaplardan sadece ikisi Türk yazarlar tarafından yazılmış, diğerleri ise tercüme. Öğrenen Örgütlerin Dinamikleri, Osman Titrek ve Duygularla Güçlenmek, Elife Doğan.
 ™ Duygusal zeka konusuyla ilgili çeşitli üniversitelerde yüksek lisans ve doktora çalışması yapan sekiz kişi tespit edilmiştir.
™ Özellikle ticari firmalara eğitim veren şirketlerden yedisinde genellikle haftada iki günlük duygusal zeka eğitimleri verilmekte.
™ Çoğunluğu özel ilköğretim okulları olmak üzere bazı okul kurucuları ve rehber öğretmenlerin gayretleriyle duygusal zeka uygulamaları kısıtlı ölçüde devam etmekte.
™ 2005–2006 ders yılında duygusal zekâ Bahçeşehir Üniversitesi’nde seçmeli ders olarak Eray Beceren Hoca tarafından lisans öğrencilerine verilmeye başlandı.

Duygusal Zeka ve Duygusal Okuryazarlık
  
“Duygusal okur-yazarlık” temel olarak hem kendi hislerimizi hem de iletişim halinde bulunduğumuz diğer insanların hislerini tanıyabilme, anlayabilme ve yönetebilme yetkinliklerine sahip olmaktır. Bu yetkinlikler  IQ (akademik zeka) ile ölçülen salt bilişsel yeteneklerden farklıdır ancak onu tamamlar.  Bu tanım aslında Goleman’ın  1995 yılında çıkardığı “Duygusal Zeka” adlı kitabında değindiği duygusal zekayla ilgili kavramsal açıklamaların bir uzantısıdır. Dolayısıyla duygusal okuryazarlığın gereklerini daha iyi anlayabilmek için bu kavramsal açıklamaları gözden geçirmek gerekir.
 Goleman’a göre “duygusal zeka”  “kişisel” ve “sosyal” olmak üzere iki asıl yetkinlikten meydana gelir (Gowing, 2001, s. 120-122; Baltaş, 1999).

  
Kişisel Yetkinlikler  


1. Kendiyle ilgili farkındalık: Kişinin, kendi iç dünyasını tanıması, tercihlerini yapabilmesi, sahip olduğu gücün ve kaynakların farkında olması,
* Duygusal Farkındalık: Kişinin, kendi duygularını tanıması ve bu duyguların doğurduğu sonuçları fark etmesi.
* Doğru şekilde kendini değerlendirmek: Kişinin, kendi güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi ve buna göre kendi duygusal sınırlarını belirleyebilmesi.
* Özgüven: Kişinin, kendisi ve sahip olduğu yetkinlikleriyle ilgili olarak değerli olduğuna inanması.

2. Kendini yönetme: Kişinin, kendi iç dünyasını, sahip olduğu dürtüleri, ve elinde bulunan kaynakları yönetebilmesi.
* Kendini kontrol edebilmek: Kişinin, içinden gelen duyguları, dürtüleri  kontrol edebilmesi.
* Güvenilirlik: Kişisel bütünlük sahibi, hem kendine hem de başkalarına karşı her anlamda dürüst olmak.
* Kişisel bilinç sahibi olmak: Kişinin, her türlü davranışının sorumluluğunu yüklenebilmesi.
* Uyum kabiliyeti: Kişinin, hayatına giren değişikliklere ve beklenmedik durumlara gerekli esnekliği göstererek uyum sağlayabilmesi.
* Yeniliklere açık olmak: Kişinin yeni fikirlere, yaklaşımlara ve bilgilere açık olması, bunlardan rahatsızlık duymaması.
  3. Motivasyon: Kişinin amaçlarına ulaşabilmek için duygularını yönlendirebilmesi.
* Başarıya yönelme: Kişinin, mükemmellik düzeyine ulaşabilmek için sürekli gelişim çabası içinde olması.
* Göreve bağlılık: Kişinin, içinde bulunduğu ekibin veya işletmenin hedefleriyle uyum içinde olması.
* Girişimcilik: Kişinin, karşısına çıkan fırsatların farkında olması ve bu fırsatları değerlendirebilmek için hazır hissetmesi.
* İyimserlik: Kişinin, karşılaştığı zorluklara ve engellere rağmen hedeflerine doğru yönelmekte kararlı ve ısrarcı olması.


Sosyal Yetkinlikler

1. Empati: Kişinin, etrafındaki diğer insanların duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını anlayabilmesi, bu anlayışla yaşaması.
* Diğer insanları anlamak: Kişinin, diğer insanların duygularının ve bakış açılarının farkında olması, onların kaygılarıyla samimi bir şekilde (yargılamadan ve savunmaya geçmeden) ilgilenmesi
* Diğer insanları geliştirmek: Kişinin, birlikte yaşadığı insanların gelişmekle ilgili ihtiyaçlarını fark ederek onları becerileri doğrultusunda geliştirmesi
* Hizmete yönelmek: Kişinin, etrafındaki diğer insanların çeşitli ihtiyaçlarını önceden tahmin edebilmesi, bu tür ihtiyaçların olduğunu fark edebilmesi ve gerektiğinde  severek bunları       karşılayabilmesi.
* Farklılıklarla etkili bir şekilde başa çıkabilmek: Kişinin, etrafındaki farklı kişilerden kaynaklanan değişik sorunları gelişmeye ve değişmeye  yönelik birer fırsat olarak değerlendirebilmesi, ve bu fırsatlardan etkili bir şekilde yararlanabilmesi, bunları geliştirebilmesi.

* Politik farkındalık geliştirmek: Kişinin, herhangi bir topluluktaki duygusal yönlenmeleri ve güç dağılımını çözümleyerek değerlendirebilmesi.

2. Sosyal Beceriler: Kişinin, başka insanların tepkilerini kendi istediği doğrultuda yönlendirebilmesi.
* Etkili olma: Kişinin, karşısındakileri istediği doğrultuda ikna edebilmek için etkili yöntemler geliştirebilmesi.
* İletişim: Kişinin, karşıdaki kişiyi etkili bir şekilde dinlemesi ve onu ikna edebilmek için mesajın olduğu kadar üslubun da önemli olduğunun farkında olması.
* Sorun yönetimi: Kişinin, çeşitli sorular karşısında uzlaşarak çözüme yönelmesi.
* Liderlik: Kişinin, başka insanlara ilham vermesi ve onları yönlendirmesi.
* Değişim Yönetimi: Kişinin, değişim sürecini başlatabilmesi ve bu süreci yönetebilmesi.
* İlişki Kurmak: Kişinin, anlamlı ve doyumlu ilişkiler kurabilmesi.
* İşbirliği: Kişinin, başka insanlarla ortak amaçlar doğrultusunda çalışabilmesi.
* Ekip Çalışmasına Yatkın Olmak: Kişinin, bir grupla birlikte ortak amaçlar doğrultusunda sinerji yaratacak bir çalışmaya girebilmesi.

Goleman’ın sıraladığı bu beceri ve yetkinlikler her yaş ve meslek gurubundan insana, özellikle anne-babalara, eğitimcilere ve öğrencilere hayat başarısı bakımından ışık tutacak niteliktedir. Özellikle eğitim alanında duygusal zekanın varlığı ve bu farkındalığın sağlayabileceği avantajlarla ilgili olarak gözden geçirilmesi gereken çok şey var. Bunlardan en önemli ve en çok dikkat edilmesi gereken nokta çocuklarımızın duygusal hayatını ihmal ve göz ardı etmememiz. Duygularımız değil midir bizim gerçekte kim olduğumuzu hissettiren, kendimizi savunduran, sevdiklerimize bağlayan, aşkı yaşatan, hüzünlendiren veya delicesine bir hırsla hedefimize yönelmemizi sağlayan? Okullarda okutulan dersler sadece konuyla ilgili içeriği vermeye yönelik olup, duygusal içerikten yoksun ise öğrencilere hitap edemez ve dolayısıyla öğrenciler için itici bir hal alır. Öğretmenler her ne olursa olsun derslere duyguları katmak, teori ve uygulamayı bir arada, bağlantılı bir şekilde vermek, doğru sorular sorarak verdikleri bilgileri çocuklar için kalıcı bir hale getirebilmek sorumluluğundadır. Bu arada konu bilgisini alırken, öğrenciler grup/eşli çalışma gibi aktivitelerle iletişim yeteneklerini geliştirebilir ve bu tarz grupsal projelerle özgüvenlerini artırabilir, dinlemek, başkalarının fikirlerine değer vermek, seçim yapmak, sorunların üstesinden gelmek, plan yapmak ve buna benzer bir çok becerileri kazanma şansına sahip olabilirler. Bunun yanı sıra duygusal okuryazarlığını geliştirebilmiş bir öğretmen  herhangi bir disiplin sorunu veya davranış bozukluğu karşısında gerekli duyguları masaya yatırarak, öğrencilerinin bu tür davranışlarının hangi tür duygulardan kaynaklandığını görmelerini sağlayabilecektir.

KAYNAK: PERSONAL EXCELLENCE ŞUBAT 2004

Meleklerin Özellikleri ve Görevleri Nelerdir Kısaca Özet Bilgi

 Meleklerin Özellikleri ve Görevleri
Yüce Allah’ın varlığına, birliğine, onun gönderdiği peygamberlere inanan insan, meleklere
de iman etmelidir. Melek kavramı sözlükte; elçi, güç, kuvvet, haberci gibi anlamlara
gelir. Dinî bir terim olarak ise melek; Yüce Allah’ın yarattığı gözle görülmeyen varlıkları
ifade eder.

MELEKLERİN ÖZELLİKLERİ

1 Melekler insanlar gibi maddi bir bedene sahip değildir. Yüce Allah onları nurdan yaratmıştır.
2 Melekler gözle görülmezler.
3 Meleklerin biz insanlar gibi yeme, içme vb. ihtiyaçları yoktur.
4 Melekler erkeklik ve dişilik özelliklerine sahip değildir. Evlenmez, çoğalmazlar.
5 Melekler çok hızlı hareket ederler. Kısa zamanda uzun mesafelere gidebilirler.
6 Melekler irade sahibi değildirler. Onlar sadece
Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirirler.
7 Melekler farklı biçimlere bürünebilirler. Örneğin vahiy meleği Cebrail bazen Peygamberimize bir
insan görünümünde gelmiştir.
8 Melekler Allah’ın bildirdiklerinin dışında geleceği (gaybı) bilmezler.
9 Yüce Allah dışında hiç kimse meleklerin sayısını bilemez.
10 Melekler sürekli Allah’a ibadet ederler. Allah’a hiçbir zaman isyan etmezler.
11 Melekler kanatları olan varlıklardır.
12 Melekler Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmek için zaman zaman yeryüzüne inerler.