DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ
İSKELET
Kemiklerden oluşmuş, eklemlerle birbirine tutturulmuş destek yapıya iskelet denir.
İskeletimiz olmasaydı vücudumuz bir et yığını olurdu.
İskeleti oluşturan kemikler hafif ve çok dayanıklıdır. İskeletimiz değişik büyüklükte 206 kemikten oluşur. Kemikler şekillerine göre 3 grupta incelenir.
Kafatası (Baş İskeleti)
Beyin kafatası kemikleri içinde korunur. Kafatası son derece koruma sağlayan kemikten bir zırhtır.
Kemikler birbirine oldukça sıkı bağlanmıştır. Kemiklerin birleşme noktaları girintili çıkıntılıdır. Aralarında oynamaz eklemler vardır.
Üst çene kemiği hareket etmez.
Alt çene kemiğinde yarı oynar eklem vardır. Alt çene kemiği kafatasının hareketli tek parçasıdır.
Omurga
Omurga boyun bölgesinden başlayıp kuyruk sokumuna kadar uzanır. İnsan iskeletinin ana direğidir. 33 adet omur adı verilen kısa kemiğin üst üste dizilmesiyle oluşmuştur.
Vücudun dik durmasını sağlar ve duruş şeklini belirler.
Kaburga ve iç organlar omurgaya bağlıdır.
Omurganın en önemli görevlerinden biri yük taşımaktır. Vücut yükünün büyük bir bölümünü omurga taşır.
Omurga içinde omurilik denilen sinirlere ait önemli yapıyı korur.
Göğüs Kafesi
Göğüs kemiği ve 12 çift kaburga kemikleri adı verilen yassı kemiklerden oluşmuştur.
Kalp ve akciğerleri korur.
Kalp ve akciğerlerin tutunmasını sağlar.
Kollar ve Bacaklar
Kol ve bacak kemikleri uzun kemiklerden oluşmuştur, aralarında tam oynar eklemler vardır.
Pazu, ön kol, dirsek, el bilek, el tarak ve el parmak kemikleri kol iskeletini oluşturur.
Uyluk, kaval, baldır, diz kapağı, ayak bilek, ayak tarak ve ayak parmak kemikleri bacak iskeletini oluşturur.
Uyluk kemiği insan vücudunun en uzun ve en sağlam kemiğidir.
EKLEM
İskelet sistemini oluşturan kemikler arasındaki bağlantıyı sağlayan birleşme yerine eklem denir. Yani eklem kemiklerin birbirine bağlandığı yerdir.
Eklemler iki kemik arasında tampon görevi görerek kemiklerin birbirine sürtünüp aşınmasını engeller.
Eklem Çeşitleri
İSKELETİN GÖREVLERİ
· Kas ve eklemler yardımıyla hareket etmemizi sağlar.
· İnsan vücudundaki hayati organları korur.
· Vücuda genel şeklini verir. Vücudun dik durmasını sağlar.
· Vücuda dayanıklılık ve destek sağlar.
· İç organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar.
KASLARIN YAPISI VE GÖREVLERİ
Kaslar tüm iskelet sistemini saran, eklem ve kemikler ile birlikte hareketi sağlayan yapılardır. Kaslar vücuda şekil verir.
Kaslar kemiklere kiriş (tendon) denilen esnek olmayan şeritlerle bağlıdır.
Kaslar lifli yapıları sayesinde kasılıp gevşeyerek kemikleri hareket ettirir. İskelet kasları çiftler halinde çalışır. Kaslardan birisi gevşerken diğeri kasılır. Kasılan kas kısalır, şişer ve bağlı olduğu kemiği çekerek hareket ettirir. Bir kas kasılırken onun karşıtı olan kas gevşer, uzar. Gevşeme kasın normal (dinlenme) pozisyonudur.
İSKELET VE KAS SAĞLIĞI
· Dengeli ve yeterli beslenmeliyiz. Et, yumurta, süt ürünleri yemeli; süt içmeliyiz.
· Oturuş, duruş ve yürüyüş şeklimize dikkat etmeli; dik oturmalı ve dik yürümeliyiz.
· Düzenli spor yapmalıyız. Uyku düzenimize dikkat etmeliyiz.
· Kemik gelişimine olumlu etkisi olduğu için güneş ışığından yeterince yararlanmalıyız.
· Ağır yük kaldırmamalıyız. Çanta tek omuzda taşınmamalıdır.
· Yerden bir şey alırken eğilmemeli, çömelerek almalıyız.
· Fazla kilo almaktan kaçınmalıyız.
SOLUK ALIP VERME
SOLUNUM
Solunum vücut hücrelerindeki karbondioksitin dışarı atılıp yerine oksijen alınması işlemidir. Bu işlem akciğerlerde gerçekleşir.
Soluk alıp verme vücuttaki besinlerin enerjiye dönüşebilmesi için gereklidir.
Soluk alıp verme sıklığı belli bir sürede yapılan solunum sayısıdır. Dinlenme durumunda olan bir kişinin soluk alıp verme hızı, hareket halindeki bir kişiye göre daha yavaştır. Hızlı hareketler, egzersiz yapma, sevinç, heyecan, korku gibi durumlar solunum sıklığını artırır.
Yetişkinler dakikada 15-20 kez,
Çocuklar dakikada 20-30 kez,
Bebekler dakikada 30-40 kez nefes alır.
Soluk Alıp Verme
Soluk alıp verirken göğüs kafesinin altında bulunan diyafram kasının yardımı gerekir. Diyafram akciğerlerin altında, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran düz bir kastır. Göğüs boşluğunun daralıp genişlemesi diyafram kasının kasılıp gevşemesi sonucu oluşur.
Soluk alındığında sırasıyla aşağıdaki olaylar gerçekleşir:
· Hava burundan girer, sırasıyla yutak, gırtlak ve soluk
borusundan geçerek akciğerlere ulaşır.
· Akciğerler hava (oksijen) ile dolar.
· Göğüs boşluğu ve akciğerler genişler.
· Diyafram kası kasılır ve aşağı doğru düzleşir.
Soluk verildiğinde sırasıyla aşağıdaki olaylar gerçekleşir:
· Akciğerlerdeki hava(karbondioksit) sırasıyla soluk borusu,
gırtlak, yutak ve burundan geçerek dışarı atılır.
· Göğüs boşluğu ve akciğerler daralır.
· Diyafram kası gevşer ve kubbeleşir.
Vücuda alınan havanın içerisinde bol miktarda oksijen, az miktarda karbondioksit, toz ve su buharı bulunur.
Vücuttan atılan havanın içerisinde bol miktarda karbondioksit, az miktarda oksijen ve su buharı bulunur.
Soluk Alıp Vermede Görevli Yapı ve Organlar
Burun
· Havanın vücuda alındığı organdır. Dışarıdan alınan havayı ısıtır ve nemlendirir.
· Burun boşluğunun içinde kıllar ve sümüksü madde vardır.
· Havanın içindeki tozların süzülmesini sağlayarak filtre görevi görür ve havayı temizler.
Yutak
· Burun, ağız, yemek borusu ve nefes borusunun birleştiği yerdir. Kavşak gibidir.
· Burundan alınan havanın soluk borusuna iletilmesini sağlar. Ağızdan alınan besinleri yemek borusuna gönderir.
· Ağzımızdaki lokmayı yutarken yutak geriye doğru çekilir ve küçük dil soluk borusunu kapatır. Bu sayede besinler yemek borusuna gönderilir.
Gırtlak
· Soluk borusunun genişlemiş olan üst kısmıdır.
· Gırtlağın içinde ses telleri bulunur. Nefes verirken ses telleri titreşir ve ses oluşur.
· Yutaktan gelen havayı soluk borusuna gönderir.
Soluk Borusu
· Gırtlaktan gelen havayı akciğerlere iletir.
· Soluk borusunun başlangıç yeri gırtlaktır.
· Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.
· Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ diğeri sol akciğere bağlanır.
· Soluk borusunun iç yüzeyi nemli tüylerle kaplıdır. Bu tüyler soluk borusun kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar.
· Soluk borusu yutma işleminin dışında her zaman açıktır.
Akciğerler
· Akciğerlerin başlıca görevi yaşamamız için gereken oksijeni vücuda almak ve karbondioksidi vücuttan atmaktır.
· Oksijen ve karbondioksit akciğerlerde bulunan hava keseciklerinde yer değiştirir.
· Akciğerler kanın temizlenmesini sağlar.
· Akciğerler pembemsi renkte ve süngerimsi yapıdadır.
Solunum Sisteminin Sağlığı
· Burnumuzdan soluk alıp vermek ağzımızdan soluk alıp vermekten daha sağlıklıdır.
· Solunum yapılan hava temiz olmalı, bulunduğumuz ortam sık sık havalandırılmalıdır.
· Sigara içilen ortamlardan uzak durulmalıdır. Temiz havada bol bol spor yapılmalıdır.
KANIN VÜCUTTA DOLAŞIMI
Kalp
Göğüs kafesinin içinde sol tarafımızdadır. Her insanın kalbi yaklaşık olarak yumruğu kadardır.
Kalbin görevi kanı vücuda pompalamaktır. Özel bir çeşit kırmızı kastan oluşmuştur. Kalp otomatik olarak kasılan kuvvetli bir pompadır.
Kalp, hücrelerde biriken karbondioksiti alarak kirlenen kanı akciğerlere pompalar, akciğerlerde temizlenen kan kalbe geri döner.
Kalp, nefes alarak akciğerlerde temizlediğimiz kanı vücuda pompalar, vücuttaki kirli kan tekrar kalbe girer.
Kalbin ve iç organların hareketlerini dinlemeye yarayan alete stetoskop denir.
Kan
İnsan vücudu için gerekli maddeleri(karbondioksit, oksijen ve besin) taşıyan kırmızı renkli hayati sıvıya kan denir.
Beslenme sonucu kana karışan besin maddeleri ve solunum ile alınan oksijen hücrelere kan yolu ile taşınır. Hücrelerde oluşan karbondioksit ve zararlı maddeler de yine kan yolu ile taşınır.
Kan üç çeşit hücreden oluşmuştur:
Alyuvarlar: Kana kırmızı rengini verir. Oksijeni ve karbondioksiti taşır.
Akyuvarlar: Vücudun koruyucu hücreleridir. Hastalık anında sayıları artar. Vücudumuza giren mikroplarla savaşır ve bizi hastalıklardan korur.
Kan Pulcukları: Vücudumuzun herhangi bir yeri kesildiğinde kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kan kaybını önler.
Damarlar
Damarlar, kanın vücudun tüm yapılarına ulaşmasını sağlayan kanallardır.
Kan damarları vücudun her noktasını dolaşır. Kan hücrelere kadar kılcal damarlar yoluyla taşınır.
Vücudumuzdaki kan kalbin pompalaması sonucu damarların içinde dolaşır.
Kalbin atışının damarlarda hissedilmesine nabızdenir. Nabzımızı sayarak kalbimizin dakikada kaç kere attığını öğreniriz.
Yetişkinlerde nabız sayısı dakikada 70-80,
Çocuklarda nabız sayısı dakikada 80-100,
Bebeklerde nabız sayısı dakikada 100-120’dir.
EGZERSİZ
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak, günlük işlerimizde daha az yorulmak için egzersiz yaparız.
Egzersiz sırasında insanların nabız ve soluk alıp verme hızlarında bazı değişiklikler olur.
Egzersiz sırasında vücudun enerji ihtiyacı artar. Artan enerji ihtiyacını karşılamak için hücrelere daha çok besin ve oksijen taşınmalıdır. Bunun için kanımızın daha hızlı dolaşması gerekir. Bu durumda kalp daha hızlı atmaya başlar ve nabız sayısı artar. Aynı zamanda hücrelerin ürettiği karbondioksitinde vücudumuzdan derhal atılması gerekir. Bu durumda solunum hızlanır.
Ancak grafikte de görüldüğü gibi egzersiz süresi arttıkça nabız sayısı aynı oranda artmaz. Çünkü kalbin atış sayısının belli bir sınırı vardır.
Soluk alıp verme ve nabız sayımız sadece egzersiz yaparken artmaz. Heyecan, korku, öfke, sevinç, yük taşıma gibi durumlarda da soluk alıp verme ve nabız sayımız artar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder