Peygamber efendimizin müminler için örnek olan sabrını örneklerle açıklayınız?
Peygamber Efendimizin (sav) hayatı bütün insanlık için bir sabır örneğidir. Sadece kendisine peygamberlik gelmesinden sonra yaşadığı yirmi üç yıl değil, ondan önce yaşadığı kırk yıl da büyük zorluklarla geçmiştir. Küçük yaşta anne ve babasını kaybetmesi ve zor şartlar altında yetişmesi, O'nun yaşadığı toplumda saygın ve güvenilir bir insan olarak bilinmesini engellememiştir. Kuran'da sabretmenin önemini vurgulayan çok sayıda ayet bulunmaktadır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
"Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz." (Al-i İmran Suresi, 200)
Resulullah Efendimiz (sav), kendisine peygamberlik geldikten sonra, müşriklerin ve münafıkların yaptığı saldırılara sabırla göğüs germiş ve hiçbir zaman aceleci davranmamıştır. Kuran'da Allah (cc)'ın Peygamberimiz (sav)'e sabrı şu şekilde tavsiye ettiği bildirilmiştir:
"Artık sen sabret, Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi. Onlar için de acele etme..." (Ahkaf Suresi, 35)
Nitekim Resulullah Efendimiz (sav) bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse sabretmek isterse Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir şey verilmemiştir." (Müslim)
"Müminin işi takdire şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu meziyet yalnız müminlere mahsustur. Zira o sevineceği bir şey olursa şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bir bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır." (Müslim)
Herhangi bir kul bir musibete uğrar da "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Biz Allah'ın mülkündeyiz ve O'na döneceğiz), "Ey Allah'ım, uğradığım musibetin ecrini ver ve bunun üzerine daha hayırlısını ihsan buyur" derse muhakkak Allahu Teala onu musibetten dolayı sevaplandırır ve onun yerine daha hayırlısını verir." (Müslim)
Peygamberimiz Hz. Muhammed kabrin başında ağlayan bir kadın gördü, ve ona "Allah'tan kork ve sabret" dedi. Kadın "Geç git, zira benim başıma gelen musibet senin başına gelmemiştir." dedi. Hz. Peygamber (sav)'i tanıyamamıştı. O'nun peygamber olduğunu söylediklerinde hemen kapısına gitti ve "Ben seni tanıyamadım ya Resulullah" diyerek özür diledi. Hz. Peygamber (sav) onun özrünü kabul buyurduktan sonra, "Asıl sabır, musibetin ilk anında olandır" buyurdu. (Buhari)
"Herhangi bir Müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan, diken batmasına kadar ne gelirse, Allah bunları o Müslümanın hatalarına keffaret kılar." (Buhari)
Enes b. Malik, "Sabır ilk başa geldiği andadır." demiştir. Mümin, Allah (cc)'a olan güvenini tam oturtursa, başına gelen olaylara da, ilk andan itibaren hayır gözüyle bakabilir.
Huneyn Savaşında, düşmanın ok yağmuru sırasındaki kargaşa ortamında Müslümanların ilk anda dağınıklık gösterdikleri rivayetlerde belirtilmektedir. Resulullah Efendimiz (sav) müminleri, tekrar cepheye dönmeleri için çağırmıştır. Çağrıya uyan müminler tekrar saldırıya geçerek savaşın galibi olmuşlardır. Olaya şahit olan Bera b. Azib şöyle anlatmaktadır:
"Evet kaçtığımız doğru. Ancak Resulullah'ın sebat ederek yerini terk etmediğine şahitlik ederim. Allah için savaşın en kızgın anında O'nun yanına sığındık. Aramızdaki en cesur kimseler onunla birlikte direnenlerdir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder